Herkese merhaba,
Bugün bir evlilik yazısı yazacağım. Biraz aykırı bir yazı olacak. Evlilik sürecinde yaşadıklarımı yazacağım. Bundan sonraki post ise yaptığım makyaj ile ilgili olacak. Şayet evlilik sürecindeyseniz kendinizden birşeyler bulacağınıza eminim. Gelsin bakalım :)
Öncelikle söylemem gerekir ki ben evliliğe inananlardanım. İnsanların "ben"likleri kaybetmeden "biz" olmaları, şu fani dünyada el ele verip beraber bir hayat yaşamaları fikri bana hiçbir zaman yabancı gelmedi.
Evlenme fikri, gelinlik, aman da aman peri masalı çok güzel, ideal dünyada.
Sevgili gelin adayları gerçek hayatta evliliğe giden yolda hepimiz aşağıdakine dönüşüyoruz. Az ya da çok.
Evlenmeye karar verdiğiniz an sizin dışınızda bu konuya dahil olan öncelikle müstakbel eşiniz, aileniz, eşinizin ailesi var. Acı ama gerçek denge noktası sizsiniz. Bu kadar insanın istediklerini idare etmek ve kendi istediklerinizi gerçekleştirmek sizin elinizde.
Şimdi burada ilk tavsiyemi vermek istiyorum: Herşey mükemmel olmayacak. Herşey kafanızdakiyle birebir örtüşmeyecek. Bir şekilde uzlaşacaksınız. Fakat sevdiğiniz adamla evleniyorsunuz her zaman aklınızda bu olsun. Dünya umrunuzda olmasın. Benim değildi.
Mümkün mertebe ailenizle eşinizi karşı karşıya getirmeyin. Ailenizle ve eşinizle ayrı tartışın. Ailenizle tartıştığınız konuyu eşinize sölemeyin, Aynı şekilde tam tersi de söz konusu. Kararlarınızı eşinizle alın. Tabii onun da sizi ailesiyle karşı karşıya getirmemesi gerekiyor. Anneniz babanız sizi affeder ama el oğlu, el kızı bir laf söylerse kötü olur. Unutulmaz.
Bütün gelinlikler straplez değildir. Üzerinizde bir straplez baskısı oluşmasın. Grace Kelly de gelin oldu. Benim gelinliğim bunun kısa kollusu ve krem rengi idi.
Her kafadan bir ses çıkacak. Hazırlıklı olun. Bütün o yorumlar içinde can sıkıcıları da olacak. Ben straplez gelinliğe hiçbir zaman sıcak bakmadım mesela yukarıda da dediğim gibi. Daha farklı birşey istiyordum. Çok sade birşey. Ne yorumlar duydum amaaan.O neymiş öyle diyen mi ararsın, imalı imalı hmmm diyen mi ararsın. Çok takmayın. He deyip geçin.
Aynı şeyi saç için de yaşadım. "Gelin Topuzu" denilen şeyden bucak bucak kaçasım vardı. Kimi çevrelerce bu da eleştirildi. "Gelin başı" dediğimiz şey "topuz" olurmuş. Hayır efendim olmadı. Saçlarıma dalgalı fön çektirdim. Taç ve duvakla gayet zarif oldu.
Bir de makyaj mevzusu var. Kafamda kendim yaparım diye bir fikir hep vardı zaten. Koskoca Kate Middleton kendi yapıyorsa ben niye yapmayayım. Fakat yine de birkaç prova yaptırdım içimde kalmasın diye.
Sonuç hiç beklediğim gibi olmadı. Benim o sade gelin olma hayalime ters düşen bir kırmızı ruj fikri vardı provada. Evet çok ünlü makyaj artistim-ismini vermeyeceğim- bana kırmızı ruj sürdü gelin makyajı için. Fiyatını söylemiyorum bile.
Sonunda kendim yaptım. O kadar fırça pudra, far bir amaca hizmet etsin değil mi? Çok da güzel oldu. Gayet şık ve sadeydi. .Herkes çok beğendi. Hatta nerede yaptırdığımı soranlar oldu.
Bu süreçte müstakbel eşinizle türlü çeşitli kavgalar edip kendisine bubi tuzakları kurmak isteyebilirsiniz. Hatta bir kaşık suda insan nasıl boğulur diye de düşünebilirsiniz . Normal. Çok normal. Tavsiyem bunun geçici bir durum olduğunu bilin. Hatta daha işler sıkışmadan konuşun. Bak gerilebiliriz ama uzatmayalım stresten oluyor diye. Daha bir Allah'ın kulunu görmedim ki kavga etmeden evlensin.
Uzlaşmak erdemdir. Uzlaşmayı ve kendinizi rahatlatmayı öğrenin. Amaaan nolcak koltuklar öyle değil de böyle olsun. Ölmüyor kimse. Hiç gerek yok didişmeye. Önemli olan üzerinde huzurla oturmak.
Abartmayın. Gerçekten. Hiç gerek yok. Çünkü kimseyi memnun edemeyeceksiniz. İlla birileri konuşacak ve kusur bulacak. O gün ister Çırağan'da evlenin, ister bir köy düğünüyle gözünüz hiçbir şey görmeyecek yanınızdaki eşinizden başka.
Sizin dışınızda olan faktörlere çok fazla kafayı takmayın. Misal hava. Yağmur yağacaksa yağar. Aylar öncesinden saat saat hava durumu takip edenler var. Yapmayın. Yağacaksa yağar. Her işte bir hayır vardır. Kuzenim evlenirken bir gün önce cayır cayır yanan hava ertesi gün yağmaya karar verdi. Mersin'den bahsediyoruz. Yaz günü. Olacağı varsa oluyor.
Benim gelinliğimin kuyruğundan araba geçti. Hiç farketmedim. Şimdi gülüyorum o halime.
Kendinizi mümkün mertebe rahatlatmaya bakın. Eşinizi de. Gerginlik bulaşıcı. Herşey yetişmeyecek. İlla birşeyler eksik kalacak. Zamanla halledilir. Kimsenin gırtlağına çökmeye gerek yok.
Gelinlikçilerle kavga edin. Bundan anlıyorlar. Tonla para veriyorsun bir de kapris yapıyorlar.
Kız babaları annelerden daha fena oluyorlar. Hadi anneler ağlıyor, babalar ağlayamıyorlar da. Yapacak birşey yok.
Ikea evimizin herşeyi evet.
Gülümseyin. O gün geldiğinde sadece gülümseyin. Çok mutlu olun. Tadını çıkarın. Saçınız bozulsa da, makyajınız aksa da, gök delinmiş gibi yağmur da yağsa o günü çok güzel hatırlayacaksınız. Herşey bittiğinde keşke o kadar stres yapmasaymışım diyeceksiniz :)
Sevgiler :))